Prof. Dr. Zeki Tunç Katarak Retina, makula hastalıkları ve cerrahisi

Şimdi Görme olayında yapılan işlem bakmaktadır biz görmeye bakmakla başlıyoruz bakın bu böyle tam karşıya doğru bakıyor o baktığı yerde tam böyle hizasında olan yerdeki kısmı onda on görür ama buralardaki ve buralardakilerini tamamen görmek sadece gözlerle bakmak yetmez yani şöyle şimdi bu tarafa gideceğim ve böyle gideceğiz olmaz yani böyle bakarak böyle böyle gidemem yani bu insanın anatomisine ve vücudun denge sistemine çok karmaşıktır ben size çok kabaca söyleyeceğim. Gözler, kulaklar, derin duyular derin. Yani parmağınızın ucundaki hissettiğiniz şeyler dahi sizin dengenizi sağlayan sistemlerdir bunlar bir koordinasyon halinde çalışır Doğada nasılsa biz bunu motora da o şekilde aktarmamız lazım. Yani sen böyle böyle dur, böyle bak ve motor buraya gitsin böyle bir şey yok giderse çok kötü şeyler olur şimdi biraz önce dedik ki kötü sürücü baktığı yöne gidendir dedik ona da geleceğiz onu da şey yapmadık yani bırakmadık daha o sayfa kapanmadı şimdi Boyun ve kafayı çevirmek gerekiyor. Boyun ve kafayı çevirdiğiniz zaman gideceğiniz yöne o zaman neler oluyor? Bunu biraz açalım. Yani niçin illa kafamı da çevirmem gerekiyor Boynumu da çevirmem gerekiyor Niye acaba? Bu konuda böyle söyleyecek kısa bir cümlesi olan var mı? Böyle kısa Odaklanmak için Tamam Bu hasta sayısı güvenlik için de geçerli bir şey. Çünkü arkadaki araçlar boynunuz Sizce öyle döndüğünüzü görüyor Böyle bir var Çünkü kafanızı çeviriyorsunuz ve o yöne döneceğinizi belli ediyorsunuz Araçlara Yani gözle ilgili bir kısım mı soruyorsunuz? Anatomisiyle de ilgiliydi bence çünkü de Gözün anatomisiyle de ilgili Motosiklet sürüşüyle görüş açısından Evet Açıyı çeviriyor Bedenimiz de ona uyum sağlayarak Evet Dengemizi tamamen o yönde de evet Beyin gözden gelen Işleyerek vücuda yapması gereken eyleme doğru yönlendiriyor Yani eyleme dönüştürüyor Evet. Şimdi arkadaşlar bunları bir şeyini ben toparlayacağım. Söylediklerinizin hepsi doğru. eksik olanlar var Onu da tamamlayacağım. Değil mi? Ben son viraja girdiğim zaman Bakışımı da yönlendirdiğimde sol viraja doğru vücut otomatik olarak öyle bir pozisyon alıyor ki bu motosikletin o viraja o sola doğru dönmesi için bizim yapmamız gereken şeyleri biz farkında olmadan otomatik olarak yapıyoruz ve hatta farkında olmadan kontra bile veriyoruz. Ama bu kontra çok Düşük bir kontrat. Nedir? Şimdi vücut böyle döndü. Bu taraf sol kol  git ona yanaştır. Gid ona yanaşınca böyle yatırmak istediğinizde hiç farkında değilsiniz. Hafiften de bir kontra yaptınız. Farkında değilsiniz. Mikronluk yani bir kompra bu. Ya da farkındasın. Evet Ya da farkındasınız. Tabii. Bunun farkında olmamızı sağlamak için buradayız zaten. Hoş geldin Şükrü Hocam, kaçırdım ya güzel şeyler vardı ya Demek ki O anlamda mutlaka bizim boynumuzu ve kafamızı o yöne çevirmemiz gerekiyor. Bu zaten de motora özel bir durum değil. Bizim natürel olarak yürüyüşümüzde de böyle. Hocam ben bir şey sorabilir miyim? Evet. Benim bir tespitim yani hem gözlük kullanan doğal olarak hem de ben de öyle hissediyorum. Göz eğer tam düz bakarsa en iyi şekilde görüyorum. Yani tam ortadan biraz daha sola doğru, biraz daha aşağıya doğru veya yukarıyı sağa sola doğru baktığında görme keskinliği sanki kayboluyormuş gibi geliyor bana. Biraz da bakmak için çok teşekkürler. Demek ki ben burayı iyi anlatamamışım tekrar geri geldik buraya. Sarı nokta dedik. Sarı noktada üçte bir milimetrelik bir alan bizim keskin görüşümüzü sağlıyor. Üçte bir milimetrelik alan bizim bak burada keskin görüş. Yani onda onluk görüşümüzü şu sarı noktadaki bir milimetreden çok daha küçük bir alan sağlıyor. Evet. Onun çevresindeki görüşler ise onda bire ancak değişiyor. Peki. Biz keskin dönüşü yani onda onluk görüşü buradaki bir için ancak böyle görebiliriz. Evet. Başka  türlü görmemiz mümkün değil. Bir de burun engelliyor gözü Tabii ki. Oraya da geleceğiz. Bir de hocam ben de gözlük kullanan birisi olarak zaman zaman sokaklardan çıkarken gözlüğün kenarları da görüşümüzü kesiyor mesela. Aynen öyle. Aynen öyle O da. Hele bir de bu gözlük bizim birçoğumuzun yaş grubu yakın görmek için ilave ve numaralarda yukarıdan aşağıya olan değişmeler vardır. Biz bunlara progresif gözlükler deriz Prograsif gözlükler de görme daha da bozulur. Ona da zaten bir değineceğim. Sunumumuz bir yerinde söylediği konsantrasyonla ilgili bir şey bu. Gözün yapısıyla ilgili bir şey. Gözün yapısı. Bu arada anatomik ve fonksiyonel olarak gözü çevirdiğim zaman içinde sarı nokta ve onunla beraber dönmüyor mu? O dolayısıyla ben böyle çevirmekten bahsetmiyorum. Biraz kaymadan bahsediyorum. Göz çevre için sarı noktanın yeri değişmez. Onları da söyleyeceğim. Şimdi ben sanıyorum Atilla'nınki biraz konsantrasyonla ilgili. Yani ben de düz baktığınız yere bağlı. Normal yürürken kafanızda kask yok. Gözleriniz Doksan derece sağa dönebilir ve o doksan derece sağa döndüğü yerde eğer ki çerçeveniz yoksa gözünüzde burnunuzda fazla büyük değilse, hadi doksan bir yılında altmış derece olsun, altmış derecede onda onluk görüşü yakalayabilirsiniz. Ama kafanızda kask yok. Bir, bir de o yöne doğru yürümüyorsunuz. Sadece sabit olarak bakıyorsunuz. Ama aynı şeyi söylüyorlar. Evet Şimdi burası netleşti değil mi? Görüş için biz hedefi tam karşımıza almamız gerekiyor Murat gel Şükrü Hocam burada makine yazıyor. Motorcu sağa sola bakabilir ve motorun düz çizgisi bozulmaz. Bunu biz biraz sonra tekrar tartışmaya açacağız. Kötü motorcu nereye bakarsa oraya gider. Kötü motorcu nereye bakarsa oraya gider. Gittiği yer bazen sabit bir cisim olabilir. Burada olduğu gibi. Bakışın popolizasyonu. Işte biraz önce hani motosikletle giderken sağa sola bakabilir miyiz? Sağa sola kafamızı döndürerek bile bakabiliriz. Fakat olmamamız gerekiyor. Fokalize olduğunuz anda vücut pozisyonumuz ona doğru yönelecektir. Ve motosikletin çizgisi kaçacaktır. Yani Iki saniye denir ama iki saniye çok uzun bir süredir sizdiniz değil mi? Iki saniye diyen arkadaş iki saniye çok uzun bir süre. Çok uzun bir süre. Motosiklette çok çok uzunca fren. O kadar bile bir şeye bakamazsınız. Yani o sağa sola bakma aslında bir eee göz jimnastiği ve kafa hareketi ama daha ziyade göz jimnastiği şeklinde olması gerekir. Buna tekrar geleceğim ne diyoruz? Başımızı çekilsek dahi tokalize olmamamız gerekir. Sadece yapıp düzeltmeniz lazım. Eğer bir taneyi geçerse zaten motorun yönü değişir. Mesela acil durum acil kurtarma kurtarma bakışı var. Eee dönüşler için. Oralara mesela orada da aynı şey. Evet. Aynen. Bunu tekrar ediyorum. Çünkü bu çok sevdiğim bir gündür. Kötü motorcu nereye bakarsa oraya gider. Bu bir duran cisim olabilir. Şimdi geldik iyi motorcuya. Iyi motorcu nereye gitmek istiyorsa oraya bakar ve bunu bakışını oraya tokalize ederek yapar. Virajı dönecek sağa dönecek diyelim oraya bakan ama oraya sadece bakmak yetmez. Kafasını da döndürür. De dövdürür. Fiksler. Netler orayı. Evet. Fixler, netler ve ikinci saniyeden itibaren artık oraya hem kendi vücudu, hem de motoru da yönlenmeye başlar. Iyi motorcu bunu yapıyor. Yani gideceği yere fiksliyor kendisini. Ama bu da yetmez. Iyi motorcu olmak da yetmez. Usta motorcu ne yapar? Usta motorcular. Öyle bak. Bir yere de fiksle yala git git. Olmaz. Olmaz. Usta motorcu bakın. Çok güzel titremiş kendisini. Ama daha başka şeyler de yapıyor. Nereye gitmek istiyorsa oraya bakıyor. Tamam. Uzatma. Nereye gitmek istiyorsa oraya bakarken göz hareketleri ile ki biz buna aslında göz jimnastiği diyebiliriz. Göz jimnastiği ile tarıyor şıkır şıkır şıkır. Saniye değil. Saniyeden çok Saniselerle tanıyor. Peki hocam ekrana bakıyoruz ya. Orada da yakına bakma oluyor mesela. Deri saatine bakıyorsunuz. Evet. Benzin kadranına bakıyorsunuz. Bir bakış. Bunlar işte tabii. Bunlar göz jimnastiği. Gerekirse yakına bile bakarsın. Ama çizgiye bakarsın ya. Ne oldu bu çizgi? Fazla mı yanaştın diye? Ama bu bir Sami Sekara. Yani ön jimnastiğine alışmanız gerekiyor. Yani bir buraya bir buraya bakacağım ki buraya bakacağım. Aşağı iğnelere bunlarla gözlem yapacağız. Lahmacuncuların yaptığı gibi böyle şu şekilde bakın oradaki ondan sonra biraz da yapmaması onu zaten o bizim şu andaki tartışma konumuzun dışında dönercilerin evet şimdi ne yaptık? Usta motorcu ne yaptı? Gitmek istediği yere baktı. Göz jimnaktiğiyle yolu taradı. Gözlem yaptı ve bütün bu dataları topladı. Analiz yap. Niye bu analizleri yapıyor? Ve bunları niye hızlı yapıyor? Çünkü biz motorcuların zamanı yok. Öyle düşün, taşın bilmem ne. Biz bunu yapacağımız işlemleri ne kadar önceden öngörürsek biz hayatımızı kurtarabiliriz. Yoksa bir yere  yapışırız. Neymiş o zaman? Usta motorcu. O ağırlığı algılar ve geniş Kurgular. Kurgulayacaksınız. Yani beynini oraya götürür geleceği kurgulayacak hesap da yapıyor Geleceğini kurgulayacaksın son anda yapmayacaksın tamam Yolu okuyacaksın Işte bütün bunların yer değiştir bilimsel

bu yaşlarda herkeste başlıyor. şu anda bu masada ya da bu odada duranların yüzde doksan beşinde katarakt var. eyvah dediniz şimdi. katarakt var ama hangi katarakt var? şimdi ben saçlarımı bayağı kaybettim. ama turgay'dan iyi yine de. ama mehmet maşallah saçları bayağı iyi bakın. mehmet bey'in ortopedi profesörü arkadaşım. saçları var. aradan bile aldırıyor. evet. aradan aldırıyor hatta. makas da serbest değil. ama şimdi mehmet'e soralım bakalım. on dokuz yaşındaki saçlarının sayısıyla bugünküler aynı mı? bu kadar gül olduğu ne bileyim on dokuz yaşındasın. tarakla tarak geçmiyordur allah bilir. o zaman tarak kırıyordu. tarak kırıyordu. şimdi kırmayın. şimdi ceviz kırıyor arkadaş. şimdi nasıl saç dokusu menşeiliyse ve zamanla yaşlanıyorsa bu biraz önce anatomide gösterdiğim göz merceği de menşeli ve yaşla birlikte kataraktlaşıyor. yani şeffaf doğuşta tamamen şeffaf olan bu mercek zamanla otuz yaşından itibaren, kırk yaşından itibaren opaklaşmaya bak ama bu otaklaşma bizi böyle normalde o kadar rahatsız etmiyor. ışte ellilerine doğru metabolik bir hastalık yoksa şeker hastalığı, yüksek tansiyon gibi rahatsızlıklar yoksa ellerine doğru katarak var ama hiç onun farkında değiliz. bende de var. her şeyde var burada. hakan'da da var katarakt. ama bizi rahatsız etmiyor. sonra sonra gittikçe bu koyulaşma artıyor. ve kontrastı azalmaya başlıyor. kontrastı kaybediyor. kontrastı kaybetmek ne demek? şimdi şurada bakın ve lacivert. ne renk bu yeşil? koyu yeşil. evet. bir de renk var hocam. ışte lacivert mi siyah mı? bunu ayırt edemiyorsunuz. kontrat farkı o. farkı azaldığı zaman. eğer ki bu kontrast azaldığında siz bir sisli havada köprüden gelen gri bir arabayı, ışıkları da yanmıyorsa sizin için orada bir araba yok. kontrast bu kadar da önemli bir şey. ışıkları yanıyorsa görebilirsiniz. kontrastta azalma başlıyor. sonra sonra bazı teyzeler var. sık sık halı yıkatmaya gönderiyorlar halılarını. kirledi. hım televizyon tamirine gönderenler var. ameliyattan sonra söylüyorlar bunu. ya doktor bey ben televizyonumu ikide bir tamirciye gönderiyordum. meğerse bende katarakt varmış. ameliyattan sonra anladım. çünkü o kontrast azalması ve artık flulaşmaya başlıyor. ama insan kendisine böyle bir şey yakıştırmıyor. yemin ediyorum. anlamıyorsunuz. şimdi böyle anlamayın. kontrolden de geçmeyen birisi tabii ki gördüğümüz yeterli olduğundan ve yeterince görüldüğümüzden emin olmalıyız. dinlediğiniz için hepinize

uyumak istersen. halbuki bak bu jimnastiği yap kendini de alıştır uykun da gelmez harika uyanık olursun lazım aynana bak karşıya bak yana bak sağa bak ağacın arkasına bak ağacın ağaç sallanıyor mu? ona bak gölge geçiyor mu? ona bak falan filan ama böyle sabit bakma şimdi şükrü hocam hocalarımız şunu söylerler uzağa bak bu doğru bir laftır ama motora başlayan dizisini önce bir uzağa baktırmasını öğretmek lazım. hoca haklı. ama bunu sonraki aşamaları işte bunlar. kedi, köpek geçiyor mu? olabilir. bakacağız. hepsini küçük göz hareketleri. bir şey söylemek istiyorum. evet. ben en önde giderken uykum daha az geliyor. önümde bir motor varsa sürekli onu takip ettiğim için uykuyu hemen geliyor. bu otobanın dışında zaten fark etmiyor. analizi ona bırakıyorsun yanlış. demek ki devamlı böyle şey yapmak lazım taramak. taramak lazım. geleceksin. zeki burada usta motorcu. usta motorcu bunları yapar dedik. usta motorcu bunları yapar dedik. peki neyi yapmaz? bunu çok fazla kullanıyor. yormayın. neyi yapmasa da hemen söyleyeyim. sadece bir odaklanıp bakmaz. bu ilk başlangıçta bunu işte uzağa odaklan falan deriz ama sonrası da budur. bir de belaya da bakmıyor galiba. evet. sabit bakmayacaksınız. devamlı hareket halinde olacaksınız. gözlerinizle ama. böyle boynunuzu gömeceğiniz yerde boynunuzu döveceksiniz. ama göz hareketlerinde kullanmasını bileceksiniz. özellikle yok bu bunlar. bakın arkadaşlar. şimdi tam da güzel bir noktaya değindiniz. biz bunları niye anlatıyoruz biliyor musunuz? motosikletten zevk almanız için anlatıyorum evet. güvenli kullanmaktan zevk almanız dışında anlatıyoruz bunları yapmak bir hamallık değil. bunları yapmak bizim yeter ki farkında olun farkında olduğunuz zaman keyifle yaparsınız bunları ve kendinizi de iyi hissedersiniz. peki bundan sonra kazanılırken tabii ki. tamamen kazanılan alışkanlığı. yok bunlar. şimdi arkadaşlar biraz önce size sabit bir noktaya bakmak yanlıştır diyor. hani uzağa da baksanız tamam bir daha bakacağız da sabit bakmayacaksınız. bununla ilgili bir test yapacağız. bu testi iki takım kas yapıyor birbirine ve sizden ricam beyaz takımın kaç tane pas yaptığını sayın bakalım. beyaz takımın tamam mı? kaç tane pas yaptığını sayın kaç kişi bilecek? merak ediyorum. garip bir şey gelen evet başladığı zaman ilk önce pasları yapacaklar. yani beyaz pasları sayacağım. tamam çok dikkatli bakmanız lazım. hadi be. şimdi bir geri gelirsek sola şuradan yakarsak olur. şimdi beyaz takım, siyah tepesi. kursi soruyor. oradan çeksene. evet. şimdi biraz sonra başlayacak. saymaya başlayın. bakalım kaç kişi bilecek. zeki daha he. kurseri çeker misin tamam bravo size peki hayalim peki. bu arada bir şey gördünüz mü? kaç kişi gördü? ama ben bir şey gördü. kaç kişi bir şey gördü. normalde ama kaç kişi bir şey gördü. bildiğiniz için değil. bir şey diyorum. yani bir değişik bir şey var. birisi geçti orada. siyahlı beyaz pasta. gorilliler. arkadaşlar oradan oradan bakın. sabit bakınca ne oluyor? o da on üç basmış. bakın. biz beyazları takip ediyoruz. çünkü pikse olduk beyaza. bu arada. bu arada bak ayı geçiyor. o mu ayırmış ya? bir şey siyah bir şey diyor. demek ki fikse olmak sabit bir bakmak ne kadar kötü. yani koca ayı geçti oradan ya. kötü ayarlıysa o böyle birisi kendini kaybeder. bundan daha kötü görme alanları var. ve hala onların görmesi var. yani otomobil kullanabiliyorlar çok önemli bir konu yakın arkadaşlarla tartıştığımız bir konu olduğu için soruyorum. siz oluşturduğu ışık düzleşiyor. evet. aslında sürüşü daha tehlikeli yapmıyor mu? yani kenardan gelebilecek bir takım şeyleri dünya tehlikeleri görmesini engellemiyor. ışık ve ışık gözünü kör ediyor. yani çekmesi diye bir şey var. dolayısıyla o geçişi yapamıyor. ve anlayamıyor ve tehlike de oluşturuyor daha önce. yani sis farlarının belli voltajda mı diyelim? ya da belli lümen lazım yani bizim kullanacaklarımız yan görüşleri sağlayacak böyle sis farı gibi çok güçlü değil ama yan görüşleri sağlayacak farlar koyabiliriz. ayrıca da o hani çakarlar makarlar falan mesela arkada çakar. frene çakar koymuş. frene bastığı zaman çakmaya başlıyor. otomobilci de çakıyor falan diyor. sonra da ona çakıyor. yani o siz sürücünün dikkatini dağıtmış oluyorsunuz. sürücü sürmeyle ilgili dikkatini stop lambasının çakıp sönmesine dikkat kaybetmesine neden oluyorsunuz. bu da öyle çok sağlıklı bir şey değil. yani yalancı çobanlık yapıyor o ışıklar. aynen öyle. yani giderken vermek istediğiniz metal aslında sağa dönecekseniz sağa giden veya sola dönecekseniz sola giden bir kolu gösteren bir sinyal. evet. ama siz gereksiz ışıkları yaptıkça arkadaki sürücü size güveni oluşturuyor. beyninde o güveni oluşturmadığı için size dikkat de etmiyor. daha da ciddiye almıyor. ben buna yalancı çoğalmıştım. hele bir de iyi göremeyen birisi mi? şimdi iyi gören birisi bunların analizini yapabilir. ama iyi görmeyen birisi sıkıntı yaratıyor. sürüş dengesi bozulur. ıyi görmeyen birisinin. siz bir şey söyleyeceksiniz böyle bir problemi olan kişi, göz testinden geçebiliyor mu? geçer. geçer. ya o zaman potansiyel yani onların şeyleri var. görme alanında belli oranda bozukluğu olanlar görme keskinliğinde belli o anda bozukluğu olanlar falan diye bir şey var ama şu sürücü görmek etkinliğinde sıkıntı yaşamaz yani. ehliyet olabilir.evet. tabii çünkü böyle insanları ne denir? ışte eskiden vardı onlar. hani sağ retrovizör yoktu. sağ ne diyordu? dikiz aynası. evet türerken görme alanımız ne durumda? şimdi yürüyüş esnasında biraz önce hafif bahsettim. biz böyle yolda yürüyoruz. yürürken gözümüz tam karşıya bakıyor. bu haldeyken sağ gözümüz doksan derece buraya bakabilir. sol gözümüz doksan derece buraya bakabilir. bu bizim alanımızı oldukça genişletir. bir de kafamızı çevirdiğimiz zaman yüz on derecede kafamızı çevirebiliyoruz. bu tarafa da kafamızı çeviriyoruz. ve toplamda neredeyse üç yüz altmış derecelere ulaşabilecek bir görme alanı yaratabiliyoruz. ama bunlar kasksız ve gözlüksüz. ovaya kask ve gözlük girdiği zaman o zaman açılarımız çok daralıyor. burada devreye işte kafayı döndürmek girmesi gerekiyor. niye kafayı döndürmemiz lazım? zaten açı burada da yani öyle doksan derecelik bir aşımız yok. yani gözümüz böyle döndüğü zaman direkt kaskın içini görüyoruz. o zaman kafamızı döndürmemiz gerekiyor. ve kafa döndürüldüğü zaman tek gözde değil, çift gözle görüyoruz. ve bu çift gözle görmeye de cankurtaran bakışı diyoruz. yani şurada mesela kavşak var şu arka tarafa da bakmamız lazım. böyle bir bakıp çevirmemiz bizim işte o cankurtaran bakışımız. canımızı kurtarıyor çünkü. ya da şerit değiştireceğiz. o cankurtaran yapmamız lazım. sadece aynaya dikiz aynasına bakarak yeterli görüş alanı sağlayamayız. kör noktalar vardır çünkü. o kafamızı çevirdiğinizde şu hareket sizin canınızı kurtarabilir. o yola çıkmanızı engelleyebilir. burada da bir tane bakın görme alanı ııı bozukluğu olan bir kişi. tahtayı okuduğu zaman çok güzel okur. ama görme alanı daralmıştır. görme alanı daralmasıyla ilgili de bir resim göstereceğim size birazdan. biz mesela uzağı ne kadar görüyoruz diye bakıyoruz. ama motorsiklet kullanırken bizim ne kadar uzakta ne kadar aşı görebildiğimiz çok önemli. yürürken dedik işte yüz seksen derecelik bir panoramik görüşümüz var. kırk kilometre saate çıktığımız zaman bu alan yüz seksenden hop yüz dereceye düştü. yetmiş kilometreye çıktığımız zaman yetmiş beş dereceye indi. peki iki yüz kilometreye çıktığımız zaman açımız ne kadar bilen var mı acaba? sormuyorum yavrum. tünel oluyor. üç yüz tane. ıki yüz kilometreyle giderken. otuz derece olabilir mi? beş derece. beş derece. yani olmaz. sadece tehlikesi şu hızlı gitmek değil. yani görüş alanının daralması diye bir konu var yani. ezbere gidiyorsunuz. evet. analiz yapamıyoruz artık. analiz kalmadı. aslında bu gözleriyle beyin gücüyle ilgili bir konu. değil mi? evet. yani analiz yapamıyoruz. beş dereceyle analizimizi sınırladık. evet. buradan bütün tehlikeler serbest. her türlü tavşan geldi. hiçbir şey gördüğümüz zaman zaten geçmiş olsun. yüz otuz yüz kilometreyle giderken bile ya. yüz kilometre ne ki? kırk beş dereceye düşüyor açıkçası. görme açısından. yani şehirler arası sürüş yüz kilometre. doksan da elliymiş. evet. yüz otuz kilometre süren otuz dereceye düşüyor. kaldı ki türkiye'nin en büyük riski yandan gelen köpek. görmüyoruz yani iki yüz kilometreyi de söylemek istemiyorum bir daha. beş derece. tam bir tünel. evet bir de biraz da böyle bir varsa görme alanınızda sıfır. sen düşünün.üç yüzle giderken ne oluyor? gözlükçü geldi. emreciğim hoş geldin. hoş bulduk. ağzına sağlık. evet. şimdi artık yüzde beş. sona geldik. sona gelirken bizi ilgilendiren motor ilgilendiren, göz hastalıklarından çok kısa değinmek istiyorum biraz bilgi sahibi olunuz diye. genelde de şurada birkaç tane genç arkadaş var ama çoğumuzda maşallah belli bir olgun değil.olgunlaşma dönemine doğru gidiyoruz. ve bu dönemde bizim karşımıza çıkan sırf karşımıza çıkan rahatsızlıklardan bahsetmek istiyorum. bir kere yakın gözlüğü, progresif gözlük biraz önce bunları bahsettik.prograsi gözlük bizim görme alanımızı daraltıyor. yakın görme problemi yine bizim bordla ilgili analiz yapmamızı zorlaştırıyor.

Lens kullanmanın direkt ortaya çıkmasına etkisi yok. Hatta ilk etapta gözlükle memnun olmayan keratokonus hastaları lens takmak isteyebilirler. Fakat onların gözlerindeki aşırı bombelikten dolayı lensler de o gözde rahat durmaz. Hastalar da çok da memnun olmazlar. Özellikle yumuşak lensler onların kişinin astigmatını düzeltmez. Sert kullanılabilir. Sert gaz geçirgen lensler vardır. O astigmatı biraz daha azaltır. Ama bu arada da şunu da söyleyeyim. Lensle tabii ki belli bir rahatlık sağlanıyor ama tedaviyle ilgili bazı gelişmeler olduğu için de tedaviye de çok fazla da gecikmemek de gerekiyor.

Keratokonus hastalığı sık rastlanılan bir hastalık değildir. Hatta bundan yirmi sene önce falan çok daha az rastlanıyordu. Bu da işte yüz binde yüz yirmi beş, yüz elli kişide falan görülüyordu bu hastalık. Ama şu anda son yıllarda hastalığın daha fazla arttığı, yüz binde iki yüz ellilere ulaştığı tespit ediliyor. Bir de eskiden hastalığını ortaya çıkaracak yeterli cihazlar yoktu. Çünkü ortaya çıkartılabilmesi için korneanın yapılması lazım. Topografilerin yapılması lazım. Kornea arkasını çekimlerinin yapılması lazım. Bu şekilde ancak ortaya çıkılıyor. Yani bir yandan hastalığın orta çık ortaya çıkartılma imkanları arttı. Bir yandan da hastalıkta da artış olduğunu düşünüyoruz. Kadın erkek oranına gelince kadınlarla erkekler arasında bir fark yok. Aşağı yukarı eşit. Korneadaki herhangi bir hastalığın genom üzerinde olduğu konusunda elinizde tam bir veri yok. Yani nedeni bilinmeyen bir hastalık keratonüs. Fakat bununla birlikte alerjisi olan kişilerde bu hastalığın daha sık görüldüğü tespit edilmiştir. Alerjik kişilerde acaba alerjiye bağlı mı kerato konusu oluyor? Yoksa alerjik olan kişilerin gözlerini ovalamasından mı kaynaklanıyor diye alıbını lazım. Çünkü gözü ovalamak gözde bazı mekanik problemler yaratabilir.

Hipermetropi tedavisi lazerle yapılanabilinir. Ve bu tedavi miyoptan biraz daha farklıdır. Dolayısıyla her lazer cihazı hipermettop konusunda yeterince performanslı olamayabilir. Ve bizim de zaten lazerle düzeltebildiğimiz hipermetropi maksimum dört derecedir. Dört dereceden daha yüksek hipermetropları maalesef düzeltemiyoruz. Miyoptan farklı olarak miyoplarda daha yüksek dereceleri düzeltebiliyoruz. Fakat Lazer haricinde göz içerisine dediğimiz göz içi merceği takarak da ve hipermetropi tedavisi yapmak mümkündür. Hipermetropi tedavisi derim ki sizin üç buçuk derece hipermetropiniz var. Laleler yaptığımız eh ilk ay eh önce bir miktar miyop oluyorsunuz. Ondan sonra bu biraz geriye çekiliyor ve normal görüşe kavuşuyorsunuz. Oysa miyoplarda yaptıktan ertesi günü mm hemen hasta çok güzel görmeye başlıyor. Bu bakımdan bir farklılık var. Hipermetropi ilerde geri gelebilir mi? Bunu tam olarak söyliyemeyiz. O kişiye bağlı olan bir şey. Eğer eh ama operasyona bağlı olarak geriye gelme pek gözükmez.

Kırk yaşlarına doğru ya da kırk beş yaşlarına doğru kişiler bizde hipermetropi başladı. Doktor bey yakını göremiyoruz diye gelirler. Bu aslında hipermetropi değildir. Bunun adı pres biyopidir. Yani kırk, kırk üç ya da kırk beş yaş kişiye göre değişir bu. Kırk beş yaşlarında ortaya çıkan yakını görmedeki uyum eksikliği. Biz, yakını görmek için normalde üç dereceye uyum yaparız. Bu da o yaşa geldiğinizde maalesef yakını görmemeye başlarız. Bu aslında insanların moralinin çok kötü burada. Tam böyle kırk üç yaşlardadır. Daha gençtir ama bu bulgu yaşlanmanın ilk bulgusu gibidir. Eyvah! Ben artık yaşlanıyor muyum diye düşünceyi iter kişiyi. O yüzden de böyle senin bir rahatsızlıktır. Ama yakın görüldüğü takılarak düzeltilebilinir. Hipermetrop i çocuk yaşlarında daha çok görülür. İleriki yaşlarda miyop ve hipermetrop görülme sıklığı arasında çok önemli bir fark yoktur.

Keratokonus 'un tedavisi konusunda benim çok ciddi atılımlarım oldu. Bin dokuz yüz seksen yedi pardon doksan yedi yılında bunun tedavisiyle ilgili bir teknik geliştirdim. Göze o bombeliği azaltacak renkler taktım. Ve bu dünyada ilkti. Aynı zamanda Fransa'da da aşağı yukarı ekstra olarak Profesör Joseph Colin'de başlamıştı. Biz aynı zamanlarda başladık bu tedaviye ve birbirimizden de tedavi tekniği konusunda bağlantılı değildik. Zaten de farklı uygulama yaptık. Bu başka yerlerde çalışmanın sonucunda da dediğimiz benim yaptığım teknik daha kabul edildi. Ve şu anda bu teknik bütün dünyada uygulanıyor. Tekniğin amacı şuydu. Biraz önce bahset gibi korneadaki oluşan bombelik korneanın kırma gücünü değiştiriyor ve eskiden fuarlarda aynalar vardı. Anormal kendini gösteren çok uzun, çok kısa, çok enli, çok ince falan gibi. İşte bu aynalar gibi görüntüler oluşuyor. Bunları düzeltmek için kornea çok ince olmasına rağmen o incelmiş olan korneanın içerisine bir tünel açıp o tünelin içerisine de sert ring yerleştirdim. Ve onun yaptığı germe sayesinde korneanın merkezi homojenleşti ve o anormal görüntüler düzeldi. Bunları da Fransa'da ve Türkiye'de bildirilerle sundum, yayınlarımı yaptım falan. Bu nedenle de Keratokonus dendiği zaman da herkes beni bilirler. Çok büyük atılımlar yaptık. Daha sonra bu takılan ringler bunun hastalığın o andaki hastanın o andaki görme konforunu arttırdığı gibi hastalığın ilerlemesine de bir miktar faydası vardı. Şöyle ki, oraya da oluşturulan ringler tünelden korneayı uyarıyorlardı. Aynı akupunktur gibi ve oradaki hücrelerin tembelleşmesi söz konusu zaten hastalığın başında. Ve o tembelleşen hücreleri o liglerle uyararak hastalığın ilerlemesine de yavaşlatmış olduk. Ve buna da az çok belirledik. Benim sekiz yıl önce taktığım ve halen stabil olarak duran hastalarım var. Buna ilave olarak da Almanya'da bir gelişme daha oldu. Bu zayıflayan tembelleşen hücrelerin uyarıp birbirleri arasındaki bağlantıyı arttıran ribofilerin de kullanılarak bir lazer geliştirildi. Bu lazere deniyor. Böylece hücrelerin birbirlerine olan yapışıklığını da arttırmak şu anda önce rengi takıp ondan sonra da rengi taktığımız zaman görmeyi arttırıyoruz. Lazerini de yapıp hastalığın ilerlemesini daha da durdurmuş oluyoruz. Şu anki temel tedavisi de budur. Burada bahsettiğim cerrahi işlemler bu hastalığın bazen ilaçla tedavisi var mı diye de düşünülebilir. İlaç da maalesef tedavisi yok.