Anneyiz Biz Dergisi
01 Ocak 1961 Düzce doğumlu, 1979 yılında Manisa Sa...
Kayağa Fransa Alpler'inde başlayan Prof. Dr. Zeki Tunç, üçüncü senenin sonunda Fransız Kayak Federasyonu'nda dereceye girerek, bronz madalya aldı. Kayağı yurt dışındaki kulüplerde öğrenmenin daha faydalı olacağını söyleyen Tunç, "Kayak sporunda kimilerine göre çılgın bana göre ise gayet normal bir gelişimim oldu" diyor. Cesaretin insanın yapabilme kabiliyetini arttırdığının altını çizen Tunç, 30 yaşında kayak, 40 yaşında ise board yapmaya başlamış.
Siz hem board hem kayak yapıyorsunuz sanırım....
Türkiye'de board yapmayı tercih ediyorum. Yurtdışında ise kayak yapıyorum. Çünkü yurtdışındaki pistler beni kayak yaparken de tatmin ediyor. Ama Türkiye'deki pistler ancak board yaparken...
Ne kadar oldu bu sporlara merak salalı?
Ben çocukluğumu Hendek'te geçirdim. Çok kar yağardı. O zamanlar yere su dökerek, zemin oluşturur, ayakkabılarımızla kayardık, üniversiteyi bitirdikten sonra ihtisasım için Fransa'ya gittim. Orada arkadaşlarımla birlikte hafta sonları kayağa giderdik.
Ilk gidişimizde arkadaşlarım onlarla kayabilmemin birkaç gün alacağını, önce eğitim almamgerektiğini söylemişlerdi. Pistlerin farklı zorluk dereceleri vardı. Sabah hocadan ders aldım, öğleden sonra arkadaşlarımla kayabilmeye başladım, Üçüncü gün arkadaşlarıma daha zor pistlere gitmek istediğimi söyledim. 3200 metre yüksekliğe çıktık.
Nasıl cesaret ettiniz?
(Gülüyor.) Kayakta korkmayacaksınız. Korkmayıp kendinizi havuza bırakır gibi öne verirseniz, ağırlık önde olacağı için daha rahat kayarsınız. Korkarsanız kaymanız mümkün değil. Ben bunu ilk gün anlamıştım. Daha önceden motosiklet de kullandığım için hıza alışkındım. Tatile altı kişi gitmiştik. Tepeye ancak üç kişi çıktık. Biri on diğeri ise beş yıldır kayak yapıyordu. Beş yıldır kayan arkadaşımızı aşağıya indirmek için bayağı uğraşmıştık. Kayaklarınızla yamaçtan aşağıya inerken zik zaklar çizmeniz gerekir. O an kasılırsanız hiçbir şey yapamazsınız. Arkadaşıma da aynen böyle oldu. Ben ise sanki yıllardır kayarmış gibi rahattım. Kendi açımdan böyle hoş bir anıyla kayak yapmaya başladım. Meğer ben bu spora müsait bir yapıya sahipmişim. Bir de bence bir insanın işinde sağlıklı olabilmesi için hayata başka açılardan da bakmasını bilmesi gerekir. Ufkumuzu genişletmek için farklı alanlarla ilgilenmemiz şart.
3200 metrede manzara nasıldı?
O günü hiç unutmuyorum. Bütün Alpleri görüyorduk. İsviçre, italya ve Fransa Alpler'ini... İnanılmaz bir manzaraydı. Çok şiddetli rüzgar vardı. Neredeyse bizi geri uçuracaktı. O günlerden beri karın sessizliğini hissetmek bana her zaman huzur vermiştir.
Sonra nasıl ilerlettiniz?
Hafta sonunda arkadaşlarımla yarış yaptık. Atlamalara ve uçmalara başladım. Düşmekten hiç korkmadım. Düştüğünde kahkahalar atan birisi olduğum için müthiş bir gelişme gösterdim. Üçüncü senenin sonunda Fransız Kayak Federasyonu'nda dereceye girdim, bronz madalya aldım.
Kayak sporunda kimilerine göre çılgın, bana göre ise gayet normal bir gelişimim oldu. Dediğim gibi her şeyin başı cesaret. Cesaret insanın yapabilme kabiliyetini arttırıyor Ben kayağa başladığımda 30 yaşındaydım.
Snowboarda ne zaman başladınız?
Çevremde snowboard yapan arkadaşlarım vardı. Devamlı düştükleri için ben onları mazoşist kişiler olarak görüyordum. Bir gün bir arkadaşımın snowboardunu takıp eğlenmek istedim.
Kartalkaya'daydık. 40 yaşındaydım. Arkadaşın snowboardu yarış türüydü. Süratli gidiyordu. "Deneme, duramazsın üzerinde" dedi. Ama ben gülmek, eğlenmek için denemek istiyordum. Denedim ve ilk seferde hasbel kader kaydım. Bunun üzerine o hafta kendime snowboard malzemeleri aldım ve board yapmaya başladım. Snowboard bana daha fazla özgürlük ve heyecan veriyor.
Duvarlarınızda atlayış yaparken ki resimleriniz var.
Bu gördüğünüz fotoğrafın hikayesini anlatayım. Geçen sene Kartalkaya'da snowboard ve kayakla atlama yarışları tertiplendi. Erkekler snowboard grubuna ben katıldım, bayanlar kayak grubuna da eşim... Yarışa katılanların yaş ortalaması benim yarımdı. Oldukça başarılı bir atlayış yapmıştım.
Ben dağları çok seviyorum. Karın sessizliğini yaşamak çok güzel bir duygu. Çünkü kar ortamdaki sisi abzorve eder. Huzur verici bir sessizlik sunar ve karın temiz yapısı insanı rahatlatır. Doğa kirliliğini, atmosferin ve insanların bozulduğunu unutursunuz.
Kayağa yurtdışında başlamak daha mı avantajlı?
Kesinlikle... Yurtdışındaki kulüplerde öğrenmekte yarar var. Haftalık eğitim programlarını içeren turlar var, onlara katılabilirler. Bu programlara katılınca eğitim sınırsız oluyor. Dolayısıyla yurtdışında kaymak daha ekonomik bir hal alıyor. Orada alınan eğitimi ülkemizde almak da mümkün değil. Burada öğrendiklerinizi size tekrarlatmıyorlar.
Yurtdışında 600 km uzunluğunda pistler var. Birgeçtiğiniz yerden bir daha geçmek zorunda kalmıyorsunuz. Türkiye'de ise beş farklı otelin, farklı pistleri ve farklı bakım araçları var. Halbuki bu beş otel birleşse, bakım tek bir elde toplansa biz bu pistleri çok daha uygun fiyatlarla kullanabiliriz. Yurtdışındaki pistlerle Türkiye'deki pistlerin kullanım ücretleri neredeyse birbirine eşit. Hatta bazen Türkiye daha da pahalı.
Bir de kayağa "moda" düşüncesi ile başlamamalı... Kayak yapmak için diz eklemlerinizin ayak bileğinizin ve adalelerinizin güçlü olması gerekiyor. Hiç spor yapmayan birinin kayak yapmasını ben kesinlikle tasvip etmiyorum. Türkiye'de kayak moda oldu. özellikle geçtiğimiz yıllarda bayram tatilleri kış aylarına denk geldiği için bir çok insan sakatlandı. Kayak bir spordur ve bilinçli yapmak gerekir. Önce vûcudunuzu buna hazırlamalısınız. Eğlenceli tarafı da vardır. Ben kayağa gitmeden önce asansör kullanmayıp merdivenleri çıkmaya özen gösteriyorum. Bu bacak kuvvetinizi arttırıp sakatlanma riskinizi azaltıyor.
Kayarken sadece sizin kontrollü olmanız da yetmiyor.
Evet, herkesin bilinçli kayması gerekir. Bir anımı anlatayım; yurtdışındaki pistlerden birinde bir adamın çok kontrolsuz kaydığını gördüm. Iki kişiyi kıl payı geçti. Yanına gittim yabancı zannettim ve "Bu şekilde kaymaya hakkı olmadığını söyledim." Oğluna döndü ve "Bu adam ne diyor" dedi. Meğer Türkmüş. "Babanın yasaması için söylüyorum" dedim. Yaptığımız işin bilincinde olmamız gerekir.
Bilinçli bir şekilde yapılırsa emniyetli bir spor olarak görüyorum. Ben süratli kayarım ama kendi tekniğime göre güvenlik önlemlerim var Örneğin atlarken üç metre havaya sıçramak benim için güvenli ama 7-8 metre havaya sıçramam.
Son olarak ne söylemek istersiniz?
Umarım ozon tabakasındaki problemler iklim değişikliklerine neden olmaz ve bizden sonraki nesillerde Türkiye'de kayak yapmaya devam ederler.
115
Astigmat, kişilerin hem yakını hem de uzağı görmekte zorluk yaşaması ...
Tıpta yaşanan en büyük gelişmelerden biri olarak nitelenen lazer teknolojisi, ...