Copyright © 2020 Bu sitede kullanılan tüm içeriklerin telif hakları "Prof. Dr. Zeki Tunç" a aittir.

Makula, göz bebeğinin tam karşısında yer alan sarımsı bir retina bölgesidir ve ortalama 5 mm çapına sahiptir. Retinanın diğer bölgeleri gibi, derin katmanlarında ışığı toplayan çeşitli duyusal hücreler bulunmaktadır. Işık, foto-reseptör hücrelerine çarptığında, hücre mesajı sinir hücreleri ve lifleri aracılığıyla beyne iletilir, bu da benzer mesajlardan oluşan bir görüntü oluşturur. Sinir dokusu ve besleyici kan damarları, retinanın yüzeyini oluştururken, foto-reseptörler alttaki koroid tabakasından beslenir. Bu tabaka arasında, metabolizmayı düzenleyen pigmentli hücreler bulunur. Bir nesneye doğrudan bakıldığında, görüntü makula bölgesine düşer ve bu bölgedeki yoğun foto-reseptörler net görüş sağlar. Özellikle foveola denilen küçük bir alanda foto-reseptörler daha yoğundur ve bu bölgedeki retina daha incedir. Foveola, yalnızca kısa kelimelerin veya sembollerin net bir şekilde görünmesini sağlar. Bu nedenle, görme keskinliği, foveolanın fonksiyonu tarafından belirlenir. Makulanın bu özellikleri, görsel algılamada kritik bir role sahiptir.

Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu Nedir?

Yaşa bağlı makula dejenerasyonunda (YBMD), retinanın merkezindeki hücrelerin ölümüne neden olur. Bu durum genellikle yıllar içinde yavaşça ilerleyen bir görme keskinliği bozulmasına yol açar. Makula dejenerasyonu genellikle 65 yaş ve üstü bireyleri etkiler. Yaşa bağlı makula dejenerasyonunda (YBMD), makuladaki foto-reseptörlerin ve pigment epitelinin metabolizması bozulmuştur. Bu hücreler işlevlerini kaybeder ve sonunda ölürler, bu da görme keskinliğinde bir azalmaya yol açar. Hastalığın ilerlemesi, kuru (eksüdatif-olmayan) ve yaş (eksüdatif) YBMD formlarına bağlı olarak değişebilir. Bu hastalık, yaşlı bireylerin yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir ve görme kaybına neden olabilir. YBMD'nin tedavisi, genellikle hastalığın ilerlemesini yavaşlatmayı amaçlayan yöntemleri içerir. Bunlar arasında beslenme değişiklikleri, yaşam tarzı düzenlemeleri ve bazı durumlarda ilaç tedavisi yer alabilir. Ancak, YBMD'nin ilerleyici doğası nedeniyle, tedaviler sıklıkla semptomları hafifletmeyi veya ilerlemeyi durdurmayı başaramayabilir. Bu nedenle, erken teşhis ve düzenli göz muayeneleri YBMD'nin yönetiminde önemlidir.

Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu Neden Olur?

Makula dejenerasyonu, genellikle yaşlanmanın doğal bir sonucu olarak ortaya çıkar. Zamanla, retinal dokuların yıkımı ve incelmesi normaldir. Bu hasar süreci, makula fonksiyonunda kayıplara sebep olabilir. Makula dejenerasyonunun %10'unda, retinanın beslenmesinden sorumlu küçük damarların sızması gibi faktörler de etkili olabilir. Bu sızan damarlar, genellikle yeni ve anormal damar oluşumlarına yol açan yara dokusu oluşturur. Kan ve biriken sıvı, makulayı hasara uğratarak, görme bozukluklarına ve bulanık görmeye neden olabilir. Yoğun yara dokusu birikimi, merkezi görmede ciddi problemlere neden olabilir. Makula dejenerasyonunu tetikleyebilecek daha nadir nedenler arasında travma, enfeksiyon, iltihaplanma gibi durumlar da bulunmaktadır. Bu hastalık bazen kalıtsal olabilir ve genetik faktörlerden kaynaklanabilir.

Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu Belirtileri

Sarı nokta hastalığının belirtileri arasında, görme bozulması, merkezi görme kaybı (kör nokta veya skotom oluşumu), okuma güçlüğü, artan ışığa duyarlılık, renk algısının azalması ve sürekli olarak kırık çizgilerin görülmesi bulunabilir.

Makula dejenerasyonu, sayfanın ortasındaki kelimelerin bulanık görülmesine neden olabilir. En belirgin semptom genellikle merkezi görmede bulanıklık veya bozulmadır. Okuma, yakın işlerde ve araç kullanmada güçlük yaşanabilir. Makula dejenerasyonu olan bir kişi, sayfada net olmayan harfler veya satırların karışması gibi durumları tarif edebilir.

Makula dejenerasyonu, renkli görmede azalmaya da yol açabilir. Merkezi görme ve renk algısı bozulsa da, çevresel görme etkilenmediği için, hastalık genellikle tam körlüğe yol açmaz. Ancak, hastalık tek bir gözde ortaya çıkarsa, diğer gözün sağlıklı olması durumunda, belirtiler fark edilmeyebilir, çünkü sağlam göz diğer gözün eksikliğini telafi edebilir.

Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu Riski

Sarı nokta (Makula Dejenerasyonu), görme merkezinin değişmesi neticesinde merkezi görme düzeyinin etkilendiği bir durumdur. Vakaların % 90'ında kuru tip, % 10'unda yaş tip makula dejenerasyonu görülür. Hastalığın sıklığı yaş ilerledikçe arttığından, yaşa bağlı makula dejenerasyonu şeklinde isimlendirilmiştir. 65 yaşın altında görülme oranı % 2 iken, 65-75 yaş arasında bu oran % 10'a yükselir. 75 yaşın üzerinde ise görülme oranı % 30'a kadar çıkar. Bu durum, yaşlı kesim içerisinde yaygın bir görülen bir hastalık olup, yaşlanma süreci ile ilişkilidir.

Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu Kimlerde Görülür?

Bu rahatsızlık, yaşlılıkla ilişkili bir hastalıktır. İlerleyen yaşla birlikte, birçok aktiviteyi eskisi gibi yapamadığımız gibi, görme fonksiyonu da azalır. Gözün en yoğun şekilde çalıştığı alan olan sarı nokta da yaşlanma süreciyle birlikte performansını kaybeder. Bu hastalık, özellikle 60 yaş ve üstü bireylerde daha sık görülür. Kalıtsal yatkınlık, güneş ışığına maruz kalma ve sigara kullanımı gibi durumlar risk oluşturabilir.

Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu Türleri

Her iki tipin erken aşamasında, pigment epitelinin altında drusen isimli nokta benzeri birikimler meydana çıkar. Bu drusenler farklı çeşitlerde olabilir, en belirgin olanları sert ve yumuşak drusenlerdir. Sert drusenler kuru yaşa bağlı makula dejenerasyonu (YBMD) riskini artırırken, yumuşak drusenler yaş YBMD riskini artırır.

Kuru tip YBMD, sıklıkla gözlenen bir türdür ve olguların yaklaşık %90'ını oluşturur. Hücreler, giderek büyüyen ve birleşebilen nokta şeklindeki alanlarda hasar görür. İlerleme genellikle yıllar içinde meydana gelir ve durum yaş YBMD'ye dönüşebilir.

Yaş tip YBMD, belirtileri sadece %10'undan sorumlu olabilir, ancak kuru tipe göre çok daha şiddetli şekilde görülür. Koroidden yeni, hastalıklı, sızıntılı ve kırılgan kan damarları pigment epiteli altında dışarı doğru büyümeye başlar, bu da pigment epiteli ve foto-reseptörler arasında yayılmasına neden olur. Olası sonuçlar arasında retina şişmesi, pigment epiteli veya retina seviyesinin sıvı veya kan nedeniyle yükselmesi, hastalıklı kan damarları veya uzun süreli ayrılma nedeniyle foto-reseptörlerin ve pigment epitelinin yıkımı, gözün iç bölümüne doğru kanama ve yara dokusunun oluşumu bulunur.

Göz doktorları, makulanın fonksiyonunu ve kanlanmasını incelemek amacıyla çeşitli yöntemler kullanabilirler. Bunlar arasında görme odaklanma testi veya görme alanı testi yapmak, oküler bir ayna ve yarık lambayla gözü muayene etmek veya bir boyayı ven içine enjekte ederek anjiyografi yapmak bulunmaktadır. Anjiyografi genellikle kesin tanı ve tedavi yolu oluşturmak için gereklidir, çünkü bu yöntem tüm kan damarlarını daha kolay görünür hale getirir. Bu işlem için göz bebeğini genişletmek amacıyla ilaçlar kullanılır ve gözün arkası fotoğraflanır.

Yaşa Bağlı Sarı Nokta Tedavisi

Göz içi ilaç enjeksiyonları, yaş tip maküla dejenerasyonunun tedavisinde kullanılan etkili bir yöntemdir. 2004 yılından sonrai anti-VEGF etkili ajanların göz içine enjekte edilmesiyle bu tedavi yöntemi yaygınlaşmıştır. Bu ilaçlar, yaş tip makula dejenerasyonunun tedavisinde önemli bir gelişmedir. Tedavide, ilk 3 ay boyunca ayda bir enjeksiyon uygulanır, ardından aylık kontroller sırasında lezyonun hala aktif olup olmadığına göre gerektikçe enjeksiyonlar tekrarlanır. Bu şekilde, mevcut görmenin korunması ve bazı durumlarda görmede artış sağlanabilir. Kontroller sırasında, rutin muayene ve OCT testleri yapılırken, işlem sonrasında antibiyotik damla kullanımı da gerekebilir. Tedavi sürecinde doktorun önerilerine dikkatle uymak önemlidir.

Fotodinamik tedavi (PDT), özellikle polipoid koroidal vaskülopati adı verilen özel bir makula dejenerasyonu türünde tercih edilen bir tedavi yöntemidir. Bu tedavide, lazer uygulaması öncesinde kol damarlarından birine ilaç infüzyonu yapılır ve bu ilaç daha sonra uygulanacak laser ışınıyla etkin hale gelerek damarların kapanmasını sağlar. İşlem sonrasında, güneş ışığı ve şiddetli ışıklardan kaçınılmalı ve gerektiğinde koruyucu gözlük ve deri giysileriyle dışarı çıkılmalıdır. Doktorunuzun tavsiyeleri önemsenmelidir çünkü bu işlem sonrasında tekrarlayan tedaviler gerekebilir.

Lazer fotokoagülasyon, sarı noktanın merkezinin dışında lezyon varlığında kullanılabilen ancak nadiren tercih edilen bir tedavi yöntemidir. Eskiden bu tedavi yöntemi yaygın olsa da, bölgeyi harap edici etkileri ve nüks etme riski nedeniyle diğer tedavilere tercih edilmez. Bu nedenle, diğer tedavi seçenekleri kullanıldıktan sonra sadece belirli durumlarda tercih edilebilir.

Etiketler:

113

İstanbul Göz Hastalıkları Kliniği

İstanbul Göz Hastalıkları Kliniği

01 Ocak 1961 Düzce doğumlu olan Zeki Tunç, 1979-1985 yılları arasında Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakülte'sinde Tıp eğitimi aldı. Ardından Oftalmoloji İhtisasına, 1988 yılında Pierre et Marie Curie Üniversitesi PARIS Vl'da başladı. Daha sonra Necker ve Laennec Tıp fakültesi hastaneleri ve Centre National d'Ophtalmologie des Quinze Vingts PARIS'de asistanlık yaptı. Asistanlık dönemindeki üstün başarıları sayesinde PARIS XII Üniversitesi'nde "Chef de Clinique" olarak Refraktif Cerrahi (miyopi, hipermetropi ve astigmatizma tedavisi) sorumlusu olarak çalışmaya başladı. Ayrıca Prof. Dr. Zeki Tunç, Laser Eximer tedavisinin Fransada'ki öncüleri arasındadır.

Bunlar da İlginizi Çekebilir

sari-nokta-hastaligi-nedenleri-nelerdir

Sarı Nokta Hastalığı Nedenleri Nelerdir?

Sarı nokta hastalığı, makulanın yaşa bağlı dejenerasyonu sonucu meydana gelen ...
                                                                                                                                             

gozde-sari-nokta-hastaligi-nedir-ve-neden-olur

Gözde Sarı Nokta Hastalığı Nedir ve Neden Olur?

Gözde sarı nokta hastalığı ileri yaşlarda ortaya çıkan bir sorundur. ...